-
ÜMİT KARAMAN
Tarih: 17-08-2023 16:56:00
Güncelleme: 17-08-2023 16:56:00
BRAVO SİZE
Başkalarıyla uğraşmaktan, kendisinden uzaklaşıp, başkalaşanlar, neden yaptığınız bunca hataları örtebilmek için başkalaşmayı tercih ediyorsunuz.
Oysa önümüzde kocaman bir dünya ve o dünyanın içinde hepimizin yüreğine sığacak kadar nice güzellikler varken, hala ruhunuzu esir almış, egonuza yenilmeyi nasıl başarabiliyorsunuz. Bravo size.
Herkes ben haklıyım dedikçe, herkes benim doğrularım dedikçe, o zaman nasıl gerçekleri öğrenebiliriz veya öğretebiliriz ki birbirimize.
Kendimiz için, ailemiz için, toplum için yararlı olan şeylere nasıl sahip olabiliriz ki.
Önce sevgiyi ve saygıyı hak ettiği yere koymayı öğrenmeliyiz.
Kendimizi diğer insanlardan farklı olarak görmek yerine, empati yaparak gerçekleri biraz daha yakından görmeliyiz ve her şeyden önce kendimizi bir insan olarak sevmeliyiz.
Eğer evrenden kopuk yaşarsak evrensel düşünmeyi boş bir düşünce diyerek savsaklarsak, dünyada yaşanan felaketlere vurdumduymaz bir görüş açısıyla bakarsak, peşimizi elbette doğal felaketler, hastalıklar, nükleer ve biyolojik savaşlar bırakmaz.
Asla ve asla hiçbir insanın kendisi için yaşayamayacağı bu dünya da, ben kendim için varım, ben kendim için yaşarım demeye hakkı yoktur.
Rabbimin yarattığı dünyaya ve o dünyanın yaşam kurallarına saygısızlık olur.
Eğer siz dünyaya gelirken annenizin ve bir başka sının kollarında gözünüz açıyorsanız, yaşam devam ettiği sürece başkalarıyla bir şeyler paylaşarak, yine bir şeyler meydana getireceksiniz demektir.
Yani, kimse kendisi için değil, birileri için de yaşamış olacak demektir.
Bir aile düzeni, bir çalışma ortamı, bir sosyal yardımlaşma, hastalıkta, sağlıkta, sevinçlerde, hüzünlerde birbirine kucak açma, yalnız ben varım, kendim için yaşarım tezine ters düşmek değimlidir?
Kaldı ki hakkın rahmetine kavuştuğumuzda, tabutumuzu musallat taşına kendimizin taşıyamaması gibi, kabristanımıza yürüyerek kendi kendimize giremeyeceğimiz gibi.
İşte en azından, bulunduğumuz ortamı kişiselleştirmek yerine, etrafımızdaki yaşanan hüzünleri ve sevinçleri görmek, sonrada dünyamızdaki güzellikleri görerek hareket etmek ve ona hak ettiği değeri vermek, çok hem de çok önemli olmalıdır.
Mesela çevremizi yeşillendirmek gibi, mesela doğaya güzellikler katmak gibi, mesela birbirimize el uzatmak gibi, her şeyin kendi doğasında mutlu olduğunu görmek ve doğaya saygı göstermek gibi.
Gelin doğayı severek dünyamızı koruyalım gelin kendimize değer vererek, sevgimizi hak ettiği yere koyalım.
YAZARIN DİĞER YAZILARI